Önce doğumuma sonra da hikayesine sahip çıkmak; bir sezaryen sonrası vajinal doğum hikayesi

Eğitimlerde sıklıkla tekrarlanan bir şeydir, doğumunuza sahip çıkın, sorumluluk alın derler. Doğumdan sonra bunun ne demek olduğunu daha iyi anladım. İlk doğumum sezaryendi. Büyük oğlum 41. haftada hala gelmemişti. Doktorum suni sancı denemişti. Sonra suyumu patlatmış ve kirli olduğunu söylemişti. Oğlumun kalp atışları olanlardan etkilenince kendimi ameliyathanede bulmuştum. Belimden epidural vurulurken olayların hızı karşısında çaresizce ağladığımı hatırlıyorum.

İkinci hamileliğimde süreç ilkinden farklı ilerledi. SSVD olmak istiyordum ve bunun için gerekenleri yapmaya niyetliydim. Ebe Özlem KARABULUT ile ilk haftalardan itibaren irtibat halindeydim ve doktorum Özlem Aras da normal doğumu sonuna kadar destekleyen bir uzmandı. Doğumumun kendiliğinden başlamasını dört gözle bekliyordum. İlk hamileliğimde bunu yaşayamamıştım. Doktorum Özlem Hanım bu doğumda sürecin kendiliğinden başlamasını bekleyeceğini söylemişti. Aynı şeyi yaşamayacağımı biliyordum ama yine de “ya süreç kendiliğinden başlamazsa” gibi bir kaygım da vardı.

40+1 olduğum gün Özlem ebecim bana bebeğimi dünyaya davet eden bir masaj yaptı. Ali’ye -bebeğimizin adı Ali oldu- hep “aferin”diyordu Özlem ebe. Kalp atışları iyiydi ve ebemizin söylediğine göre dokunuşlara karşılık veriyordu. Ali’nin iyi olduğunu duymak, Özlem ebenin cesaret veren aferinleri bana da iyi geliyordu. Gözyaşları ile girdiğim odadan sıcak bir kucaklaşma ile ayrılmıştım o gün. Ve o masajdan iki gün sonra Ali dünyaya geldi. Ebemizin dediği gibi çokça emek ve sabır ile. O iki günlük süre içinde eşimle sinemaya gittik, hasret kaldığım karbonhidratları yedim, hareket ettim ve sancıları karşıladım.

Masajın ertesi günü nişanım gelmişti. O anı hiç unutamayacağım. İstediğim olmuştu, süreç kendiliğinden başlamıştı ve bunun şükranı içimde hep canlı kalacak. Ebeme haber verdiğimde “sıra dalgalarda” demişti. Sancıların düzenli hale gelmesi ise neredeyse bir buçuk gün sürdü. Arada geçen zamanda keyif veren sancıların biraz korkutan sancılara döndüğü de oldu ama sürecin beni ve bedenimi doğuma yavaş yavaş hazırlaması, düşününce hala muazzam geliyor.

Sancılar(kasılmalar) beş dakikaya düştüğünde ebemle hastanede buluştuk. Saat 17:00 sularıydı. Ebem elime bir tarak verdi, “kasılma geldiğinde bunu sık” dedi. Elimde ebemin tarağı, bir yanımda ebem diğer yanımda eşim, hastane koridorlarında bir süre dolandık. Kasılmalar giderek kuvvetli ve sık gelmeye başlamıştı. Sancı geldiği anda duruyordum ya bir yere yaslanıyor ya da çömeliyordum. Özlem ebenin belime uyguladığı bir baskı hareketi vardı ve o iyi geliyordu. İlk açıklık kontrolünde beş santimi görünce Özlem ebecim çok sevinmişti. “Dilaraa yolu yarıladın!” dediğini ve gülen yüzünü hatırlıyorum.

Sonra işler benim için giderek yoğunlaştı. Sancılar geldiğinde “geliyor” diyordum. Ve bunu söylemek dahi hissettiğim acıyı yoğunlaştırıyordu. Zihnime türlü düşünceler geliyordu. Uzun süren doğum hikayeleri, annemin beni doğururken ki yalnızlığı ve topyekün kadınların yaşadığı bu deneyimin ne kadar YOĞUN olduğu. Bir yanım bu yoğun deneyimi ebem ve eşimin desteği ile yaşıyor olmaktan dolayı şükran doluydu. Bir yanım annem gibi bu deneyimi yalnızlık ve zorluk ile geçiren kadınları düşündükçe suçlu hissediyordu. Bir yanımsa zihnime üşüşen ve beni sıkıştırıp sancıları daha katlanılmaz hale getiren düşünceler yüzünden kızgındı. Zihnimi susturmak istiyordum. Bu esnada duşa girmek ve su yardımcı oldu. Ebem hep yanımdaydı. Kendimi ihtiyaçları sürekli karşılanan bir bebek gibi hissediyordum. Fakat gerçekten acı çeken bir bebek.

Bir noktada kendime “daha fazla dayanacak gücüm yok, odaklanıp kendime yardım etmem lazım, biraz dinlenmeye ihtiyacım var” dediğimi hatırlıyorum. Özlem ebenin “hissettiğin acı olmak zorunda değil” deyişi de hatırımda. Doğumda zihnimi susturabildiğim ve sancıları birer dalga olarak hissettiğim anlar bundan sonra geldi. NST için yatağa yatmıştım ve kendimi bir denizin üzerinde hayal ettim. Sancılar sancı değil, denizin üzerindeki beni beşikteki bebeği sallar gibi sallayan dalgalardı. Özlem ebe “güçlü kasılmalar, hissediyorsun di mi?” demişti bir ara. “Bir şey buldum, denizin üzerindeyim sanki” deyip susmuştum. O da bana dalga sesleri açmıştı. :) Gözlerim kapalı ve hareketsiz olduğum için eşim bir ara uyuduğumu sanmış. Aslında hala oldukça yoğun hissediyordum ama araya zihnim girmediği için sancılar o kadar da acı vermiyordu. Derken odaya doktorum geldi. Beni çok meditatif bir halde bulmuştu. Fakat onu gördüğüm an içimden “bana yardım edin” diyen bir ses yükseldi ve zihnim yeniden konuşmaya başladı. Açıklık kontrolü yaptı ve sekiz santim olduğunu söyledi. Geçiş fazına gelmişim. Kadınların büyük çoğunluğunun epidural ya da sezaryen talebinde bulunduğu doğumun o eşik fazı. SSVD olduğum için epidural benim için bir seçenek değildi. Zihnim o anlarda yeniden konuşmaya başladı. Bu defa da sezaryen ile vajinal doğum arasındaki acı farkını kıyaslamaya başladı. Sesli bir şekilde sezaryen olmayı talep etmesem de içimdeki bu sorgulamalar yaşadığım deneyimi daha zorlu hale getiriyordu.

Ebe desteğinin en gerekli olduğu anlar bu anlar olsa gerek. Size inanan bir ses hep orada ve sabırla ihtiyacınız olan şeyleri söylüyor. Havuzun dolmasını beklerken -suda doğum yapacaktım- son bir kez duşa girdim. O son duşu, oradaki duygularımın ve bedensel hislerimin yoğunluğunu unutabileceğimi sanmıyorum. Belimdeki baskı çok artmıştı. Gevşemek, bırakmak istiyordum ama yapamıyor gibi hissediyordum. Bir yandan da pişmanlık ve öfke duyguları vardı. Sancı aralarından birinde sessizce duygularımı ebeme söyledim. Ve her halimi kapsadığı gibi o an duygularıma da alan açtı. Ve son kontrolde neşeli bir sesle “Dilaraa kumral olacak bebeğiniz” dediğini duydum. Sonra çok hızlı bir şekilde doğumhaneye indik. Ebem “ıkınmak istersen kendini tutma” demişti. Meğer son faza gelmişiz ama ben o an bunun farkında değildim. Havuza girdikten kısa bir süre sonra, 13 Aralık’ın bitmesine dakikalar kala Ali dünyaya geldi. Son anlarda hangi duyguların içinden geçtiğimi kendime saklayayım. Bittiğine inanamamıştım. Ali’nin çıkış anından sonra gelen o rahatlama duygusu da içimde hala çok canlı. Ali’nin kontrolleri yapılırken doktorum Özlem hanım da beni kontrol ediyordu. Özlem ebem solumda, eşim gözleri yaşlı şekilde sağımdaydı. Sağ elimin işaret parmağını ağzıma götürdüğümü fark ettim o an ve bir bebek gibi hissettiğimi. Ali doğmuştu, onu doğururken ben de doğmuştum. Ve ikimizin yolculuğu boyunca Özlem ebecim yanımızdaydı.

Bitirirken eğer yeniden doğum yapacak olsam acıyı karşılama ve zihnimi susturma konusunda biraz daha idmanlı olmaya gayret ederdim diyebilirim. Ali’nin doğumundaki en büyük iyikim ise gerçekten bir ebe desteği almış olmak. Doğum gerçekleşene kadar bir ebenin ne kadar önemli olduğunun tam da farkında değilmişim. Doğumlar ebesiz olmaz diyerek bitireyim. Ebeme şükranım hep baki kalacak. ❤️

Image

Adres

Validei Atik Mh. Nuhkuyusu Cd. No:197
34644 Üsküdar/İstanbul

Mail Adresi

bilgi@ozlemebe.com
Telefon
WhatsApp